DENİZ SÜNGERİ

Süngerlerin Tanimi ve Tarihçesi

Süngerlerin Tanimi ve Tarihçesi

Çok hücreli hayvanlarin en basit grubunu olusturan süngerler, antik çaglardan beri insanlar tarafindan kullanilmaktadir.Özellikle spiküllerden yoksun yumusak fibril iskelete sahip ticari süngerler, su tutma özelliklerinin fazlaligi, asinmaya karsi dayanikli olmasi, yumusakligi, esnekligi ve inceligi gibi özellikleriyle ticarette oldukça aranan degerli bir ihtiyaç maddesini olustururlar.

Süngerler latince “delik” anlamina gelen PORUS kelimesi ile tasimak anlamina gelen FERRE kelimelerinin birlestirilmesiyle PORIFERA (delikliler) olarak adlandirilmislardir.

Süngerler canlilar aleminin alglerden sonra en yasli grubunu olustururlar. Bunlarin spiküllerine ilk Kambrium devrinin fosil yataklarinda rastlanmistir.Bu bakimdan süngerler zamanimizdan yaklasik 600 milyon yil önce de dünyamizda mevcuttu ve fazla gelismeden günümüze kadar gelmislerdir.Süngerler antik çaglardan beri insanlar tarafindan kullanilmaktadir. HOMEROS ve ARISTO’nun eserlerinde süngerlerden sözedilmektedir.Eski Yunanlilar tarafindan temizlik islerinde kullanildigi gibi, zirhlarin ve migferlerin içini astarlamak amaciylada kullanildigi bilinmektedir.Süngerlerin ticari amaçla kullanisi ise M.Ö. 283- 247 yillarinda Büyük ISKERDER zamaninda görülmektedir.

Süngerler, belli bir organlarinin bulunmayisi ve hareket yeteneklerinin olmayisi nedeniyle uzun süre bitkisel organizmalar olarak kabul edilmislerdir.Ancak ARISTO bunlarin hayvanlar aleminden olabilecegini belirtmis ve bu fikir 1765 yilinda J Ellis’in süngerlerin su akimi meydana getirdigini ve bu esnada vücud yüzeyinde kasilmalarin olustugunu gözleyerek bunlarin hayvanlar aleminde yeralmasi gerektigi bulgusuyla dogrulanmistir.1816 yilinda Blainville adli arastirici tarafindan SPONGIARIA grubu olarak ayrica siniflandirilmislardir.Süngerlerin günümüzdeki latincede geçerli adi olan PORIFERA ise ilk kez GRANT tarafindan 1836 yilinda kullanilmistir.

Tatli su ve denizlerde yaklasik olarak 5000 tür sünger çesidi bulunmaktadir.Iskelet yapilarina göre üç grup sünger ayirtedilir.Bunlar sadece silis spikülü, hem silis spikülü, hem de sponjin lifli ve spikülsüz (sadece sponjin lifli ) süngerlerdir.

Ticari süngerleri olusturan Dictyoceratida ordosu üyeleri üçüncü guruba dahil süngerler olup, iskeletleri sponjin adi verilen kollojen bir yapidan olusmustur.Bu cins süngerler denizlerin ilk 100.metreye kadar olan derinligindeki diplerde yogun olarak bulunurlar.

Morfolojik özellikleri ; tatli sularda yasayan türleri de bulunmakla birlikte süngerlerin önemli bölümü (ticari olanlari ) denizlerde yasarlar.Denizlerde yasayan süngerler kendilerini, kaya mercan kesiti, eriste, kekemoz, ve çesitli kabuklar üzerinde tesbit ederek yasarlar. Zaman zaman kendini tesbit etmeyen ve dipte yuvarlanan (haci süngeri)cinslere rastlanmakta ise de bu durum çok nadir olarak gözlenen yasanti seklidir.

Süngerlerin dis görünüsleri oldukça çok degiskendir, hatta ayni tür içinde bile morfolojik farkliliklar görülebilir.Bununla birlikte kupa kadeh ve vazo seklinde düzenli olabildikleri gibi, sekilsiz veya agaç dallari gibi ya da muhtelif yüzeyleri örten kabuk seklinde olanlari da vardir.Süngerler bulunduklari ortama çok güzel uyum saglayip kendilerini kamufle ederler.Boylari çok degisken olup birkaç mm ile 2 metre arasinda degisebilirler.Ticari süngerlerin su altindaki renkleri gri, kirli beyaz (magaralarda olanlar), genellikle siyah renktedirler.

Süngerlerin Kullanım Alanları

Derya Deniz Süngerleri ve Kullanım Alanları

Dogal deniz süngerleri, cinslerine göre degisen farkliliklarinin yaninda, emme kabiliyetlerinin yüksekligi, anti alerjik özelligi, asinmaya karsi dayanikli olmasi, yumusakligi, dogalligi, elastikiyeti ve inceligi ile ticarette çok aranan degerli bir ihtiyaç maddesidir.

Deniz süngerleri cinslerine göre kisisel kullanimda cilt, makyaj temizliginde, banyo temizliginde (kese olarak), araba yikamada, cerrahi ve optiktemizlikte, tibbi imalatta, deri boyamada, desenli duvar dekor boyamasinda, matbaacilikta, ince porselen seramik isçiliginde sir geçirmede, uçaklarin yakit deposunu izolesinde,silindir gömleklerinin honlanmasinda, boyacilikta, dekarasyonculukta, litogratlarda, kuyumculuk ve gümüsçülükte kullanilmaktadir.

Süngerlerin Insanliga Faydalari

Süngerlerden Kansere Karsi Ilaç Üretilecek

Deniz süngerlerinde kanseri tedavi edici kimyasal maddeler tespit edilmesi, ilaç firmalarini da harekete geçirdi. Avustralya Deniz Arastirmalari Kurulusu (AIMS) yetkilileri ve bir ilaç firmasinin, süngerlerden elde edilecek maddelerden kansere karsi ilaç üretmek için anlasmaya vardiklari belirtildi. Avustralya Deniz Arastirmalari Kurulusu (AIMS) yetkilileri, süngerlerden elde edilen maddelerin saglam hücrelere zarar vermeden bir veya iki tip kanser hücresini yok ettigini belirttiler. Bu kurulusta görevli Lyndon Llewellyn, gögüs kanseri veya kan kanserine karsi potansiyel etki gösteren organizmalar belirlediklerini kaydederek, “Bu organizmalarin içindeki kimyasal maddeler hücreleri öldürüyor. Bunlardan bazilari simdiden tanimlandi ve klinik öncesi asamadalar” diye konustu.

Süngerden Kansere Çözüm Arayislari

Denizlerde üreyen sünger ve bakterilerin, eklem iltihabi ve kansere karsi etkili bir ilacin yapiminda kullanilabilecegi yolunda umut verici bulgular elde edildi. ‘Denizlerdeki mikroplarin yararlarinin henüz kesfedilmedigine’ isaret eden ‘National Sea Grant’ adli kurulusun sözcüsü Linda Kupfer, bu tür ilaçlarin yakinda piyasaya çikabilecegini söyledi. ‘Okyanuslardaki canli organizmalarin, milyonlarca yildir kendilerini hastaliklardan korumak amaciyla kimyasal savunma yöntemleri kullandiklarini’ belirten California Scripps Enstitüsü yetkilisi W.Fenical ise, ilaç firmalarinin, simdiye kadar karada yetisen bitkilerden yararlanarak antibiyotik, agri kesici ve kanser ilaci ürettiklerini, ancak bu kaynaklarin artik tükendigini kaydetti. Florida Okyanus Arastirmalari Enstitüsü'nden S.Pompani'ye göre ise, bir süngerin, içine giren bir parazitin hizla üreyen hücrelerini öldürmek için basvurdugu kimyasal savunma yöntemi, insan vücudundaki kanserli hücrelerin yok edilmesinde kullanilabilecek. (Associated Press June 21, 1998)

Tip, Süngerlerin Kimyasal Etkilerinin Izinde

Süngerlerin bir bölümü zehirli kimyasal bilesikler üretebilirler. Zehir, süngerlerin avcilardan korunmalarini saglayan bir savunma aracidir. Süngerlerin bu zehirli kimyasal salgilari onlari yalnizca avcilardan korumakla kalmaz; saldirgan kabuklu hayvanlara karsi da bir savunma olusturmalarini saglar.

Süngerlerden binlerce yildir yararlanilmaktadir. Günümüzde en önemli kullanim alani ilaç endüstrisidir. Süngerlerin ürettigi zehirler, insan vücudundaki degisik sistemleri degisik yollardan etkilerler ve dogru miktarda kullanildiginda bu zehirler ilaç etkisi göstererek tedavi edici olarak kullanilirlar. Süngerlerin zehirli kimyasal bilesikler bakimindan zengin oldugunu kesfeden bilim adamlarindan birine, bunu nasil fark ettikleri soruldugunda verdigi yanit oldukça ilginçtir: “Su altindaki kayaliklara indigimizde, iyi korunmayan canlilarin, kendi kimyasal korunma mekanizmalariyla yasamlarini sürdürebileceklerini fark ettik. Bu organizmalar, bir kabuk ya da igne yardimiyla ya da kaçarak korunmaya çalismaktan çok, kendilerini kimyasal yollarla savunuyorlardi”. Burada kimyasal yollari üreten, laboratuvarda çalisan bir bilim adami degil, bir deniz süngeridir. Elbette hiçbir akla sahip olmayan bu canlinin kendini kimyasal yolla savunmayi düsünebilmesi ve bu hedefe yönelik kimyasallari üretebilmesi mümkün degildir. Onun da diger tüm canlilar gibi Yüce Rabbimiz’in ilhamiyla hareket ettigi son derece açiktir.

Süngerlerin Kimyasal Etkilerinden Tip Nasil Faydalaniyor?

Yapilan arastirmalarda bir sünger türünde bulunan ve AS-2 adi verilen molekülün, kanserin ilerlemesine yol açan hücre bölünmesini engelledigine iliskin sonuçlar elde edildi. Daha sonra yapilan arastirmalardan da benzer sonuçlar alindi ve; Dysidea frondosa adli pasifik süngerinden elde edilen bir bilesigin ates düsürücü, Phahertis simplex adli türün ürettigi kimyasal bilesiklerinse organ naklinden sonra vücutta ortaya çikabilecek olumsuz tepkileri azaltici etkilerinin oldugu saptandi. Süngerlerin, kalp-damar, mide-bagirsak hastaliklari ve tümör olusumunu engelleyen kimyasal bilesikleri ilaç yapiminda kullanilmaktadir. Bakterilerle beslenen süngerlerin, süzdükleri suda bulunan bakterilere karsi çok güçlü bir bagisiklik sistemleri oldugunu fark eden bilim adamlari, bu antibiyotik etkiyi insan sagligi yararina kullanmanin yollarini da bulmuslardir. Süngerlerle ilgili yapilan çalismalarda, immüno süpresif (savunma sistemini baskilayan), anti enflamatuar (iltihap önleyici), antikanser, antibiyotik ve analjezik (agri kesici) etkili maddelerin muhafaza edildigini ifade eden bilim adamlari; klinik çalismalari tamamlanmak üzere olan ve kanser tedavisinde kullanilacak olan yeni bir ilacin bu yil içinde yani 2006 yilinda piyasaya çikacagini da belirtmislerdir.

Süngerlerdeki Nano-Teknoloji

Dünyanin en iyi malzemecileriyle kimyagerlerini yillardir ugrastiran bir problemin çözümünde, birçogumuzun bitki mi, hayvan mi oldugu konusunda tereddüt yasadigi süngerler ilham vesilesi oldu. Silisyum (Si) gibi basit inorganik maddeleri kullanarak karmasik mikro (metrenin milyonda biri) ve nano (metrenin milyarda biri) yapilari elde etme çalismalari bilim adamlarini ugrastirmaktaydi. Transistor gibi mikro ölçekli bir âleti îmâl edebilmek için, silisyum tabakasindan kesme yapmak gibi pahali ve zor bir islem gerekmekteydi. Bu tür yapilarin îmâlinde karsilasilan problemlerin çözümünde bir tür deniz süngeri (Tethya aurantia) ilhama vesile oldu (Sekil 1). Tabiatta her canliya oldugu gibi, deniz süngerlerine de, hayatî fonksiyonlari için gerekli kimyevî bilesikleri usta bir kimyager gibi tam istenen nispette sentezleme ve kullanma kabiliyeti verilmistir. Deniz süngeri, silisik asidi, denizin birkaç yüz metre altinda içinde bulundugu sudan elde eder. Bu asit, kimyevî enerjinin yüksek verimlilikle kullanildigi ve silicatein enziminin katalizör olarak is gördügü bir mekanizmayla silisyum dioksit veya silikaya dönüstürülür ve bundan üç boyutlu mükemmel yapilar insa edilir. Bu islemin en dikkat çekici yani, insanlarin karmasik inorganik yapilari insa ederken kullandiklari zehirli kimyevî maddelere ve yüksek sicakliklara gerek olmamasidir. Deniz süngerlerine yari iletken malzemelerin îmâli ile ugrasan mühendislerden çok daha verimli bir sekilde karmasik yapilar insa etme kabiliyeti verilmistir. Süngerin dis dokusu çikarildiginda 2 mm uzunlugunda ve insan saçindan daha ince cam ignecikler seklinde bu iskelet yapisi görünür hâle gelir. Süngerler, odaciklarinin çokluguna ve aralarindaki kanal sistemlerinin giriftligine göre üç tipe ayrilir: Birim hacimde odacik ve kanal sayisi fazla olanlar en makbul süngerlerdir. Süngerlerin bünyesindeki nano ölçekli yapilanmanin ne kadar harikulade oldugunu sünger-su münasebeti ile daha yakindan anlayabiliriz. Agirligi birkaç yüz miligram olan (gram bile degil), ele sigabilecek büyüklükteki bir sünger suya batirilip çikarildiginda, kendi agirliginin binlerce kati suyun süngerde tutulmus oldugu görülür. Bu, süngerin bünyesinde gözle görülemeyecek kadar küçük ve sayilamayacak kadar çok sayida nano boslugun mevcut oldugunu, bu küçük kilcal mesafelerde su ile sünger malzemesi arasindaki adhezyon ve yüzey gerilim kuvvetlerinin büyük rol oynadigini gösterir. Süngere boyundan büyük is yaptiran Ilim ve Kudret sifatlarinin bir tecellisidir bu ayni zamanda. Bazi biyologlar tarafindan basit yapili hayvan siniflamasina tâbi tutulan (aslinda sadece hücre sayisi ve organizasyonu bakimindan böyledir) deniz süngerlerine, bilgisayar mikroçipleri ve günes pili gibi ileri teknoloji ürünlerini îmâl etmede kolaylik saglayacak hususiyetler bahsedilmistir. Deniz süngerlerinden ilhamla isigi elektrige çevirebilecek sasirtici elektronik özelliklere sahip yari-iletkenler üzerinde çalismaktalar. Bu yeni teknigin en önemli uygulama alani daha verimli çalisabilen fotovoltaik günes pilleri olacaktir. Hâlihazirda günes pilleri, çok fazla enerjinin gerektigi yüksek sicaklik ve düsük basinçta îmâl edilmektedir. Hâlbuki deniz süngerine ögretilen ve yüksek enerji verimliligiyle gerçeklestirilen islemde, yogun enerji gerektiren sartlara ihtiyaç yoktur. Deniz süngerinde görülen hususiyet taklit edilerek ve silisyum yerine çinko oksit kullanilarak basit ve ucuz günes pillerinin üretilebilmesi mümkün olmustur. Böylece, yogun enerjiye ihtiyaç duyan milyar dolarlik yari-iletken malzemelerin üretildigi fabrikalarin yerini, ileride reaksiyon tekneleri gibi küçük atölyelerin almasi söz konusu olabilecektir. Bilim ve teknolojinin gelismesinde canlilar âlemi hep ufuk açici ve yol gösterici olmustur. Bunu suurlu bir tefekküre dönüstürebilmek için, canlilar âlemine farkli bir niyet ve nazarla bakmak gerekmektedir. Prof.Dr. M.Sami POLATÖZ

Süngerlerin Biyolojik Özellikleri

Süngerlerin Biyolojik Özellikleri

Çok hücreli hayvanlarin en basit grubunu olusturan süngerler, antik çaglardan beri insanlar tarafindan kullanilmaktadir.Özellikle spiküllerden yoksun yumusak fibril iskelete sahip ticari süngerler, su tutma özelliklerinin fazlaligi, asinmaya karsi dayanikli olmasi, yumusakligi, esnekligi ve inceligi gibi özellikleriyle ticarette oldukça aranan degerli bir ihtiyaç maddesini olustururlar.

Süngerler latince “delik” anlamina gelen PORUS kelimesi ile tasimak anlamina gelen FERRE kelimelerinin birlestirilmesiyle PORIFERA (delikliler) olarak adlandirilmislardir.

Süngerler canlilar aleminin alglerden sonra en yasli grubunu olustururlar. Bunlarin spiküllerine ilk Kambrium devrinin fosil yataklarinda rastlanmistir.Bu bakimdan süngerler zamanimizdan yaklasik 600 milyon yil önce de dünyamizda mevcuttu ve fazla gelismeden günümüze kadar gelmislerdir.Süngerler antik çaglardan beri insanlar tarafindan kullanilmaktadir. HOMEROS ve ARISTO’nun eserlerinde süngerlerden sözedilmektedir.Eski Yunanlilar tarafindan temizlik islerinde kullanildigi gibi, zirhlarin ve migferlerin içini astarlamak amaciylada kullanildigi bilinmektedir.Süngerlerin ticari amaçla kullanisi ise M.Ö. 283- 247 yillarinda Büyük ISKERDER zamaninda görülmektedir.

Tatli su ve denizlerde yaklasik olarak 5000 tür sünger çesidi bulunmaktadir.Iskelet yapilarina göre üç grup sünger ayirtedilir.Bunlar sadece silis spikülü, hem silis spikülü, hem de sponjin lifli ve spikülsüz (sadece sponjin lifli ) süngerlerdir. Ticari süngerleri olusturan Dictyoceratida ordosu üyeleri üçüncü guruba dahil süngerler olup, iskeletleri sponjin adi verilen kollojen bir yapidan olusmustur.Bu cins süngerler denizlerin ilk 100.metreye kadar olan derinligindeki diplerde yogun olarak bulunurlar. Morfolojik özellikleri ; tatli sularda yasayan türleri de bulunmakla birlikte süngerlerin önemli bölümü (ticari olanlari ) denizlerde yasarlar.Denizlerde yasayan süngerler kendilerini, kaya mercan kesiti, eriste, kekemoz, ve çesitli kabuklar üzerinde tesbit ederek yasarlar. Zaman zaman kendini tesbit etmeyen ve dipte yuvarlanan (haci süngeri)cinslere rastlanmakta ise de bu durum çok nadir olarak gözlenen yasanti seklidir. Süngerlerin dis görünüsleri oldukça çok degiskendir, hatta ayni tür içinde bile morfolojik farkliliklar görülebilir.Bununla birlikte kupa kadeh ve vazo seklinde düzenli olabildikleri gibi, sekilsiz veya agaç dallari gibi ya da muhtelif yüzeyleri örten kabuk seklinde olanlari da vardir.Süngerler bulunduklari ortama çok güzel uyum saglayip kendilerini kamufle ederler.Boylari çok degisken olup birkaç mm ile 2 metre arasinda degisebilirler.Ticari süngerlerin su altindaki renkleri gri, kirli beyaz (magaralarda olanlar), genellikle siyah renktedirler. Anatomik özellikleri; basit bir sünger, su küpünü andirir.Su küpünün agiz kismina tekabül eden ve Oskulum adi verilen bir açiklik vardir. Oskulum ayni küpün içi gibi bir bosluga açilir. Bu bosluga “Gastral bosluk” adi verilir ve oskulum vasitasiyla disari atilir.Süngerlerin vucud çeperinde çok sayida gözenek bulunur, bu gözeneklere “ Por” adi verilir.Porlar oldukça düzensiz sekilde dagilmislardir.Porlar ve gastral bosluk arasinda kanallar yer alir.Porlardan giren ve oskulumdan çikan daimi su akimi, gastral boslugu çevreleyen “Koanosit” denilen yakali kamçili hücrelerin kamçilarinin hareketi ile saglanir.Sünger vucudunun kalin olan çeperi 3 farkli tabakadan olusmustur. Bunlar, 1-Dermal tabaka, 2-Gastral tabaka, 3- Ara tabakadir..

Tatli su ve denizlerde yaklasik olarak 5000 tür sünger çesidi bulunmaktadir.Iskelet yapilarina göre üç grup sünger ayirtedilir.Bunlar sadece silis spikülü, hem silis spikülü, hem de sponjin lifli ve spikülsüz (sadece sponjin lifli ) süngerlerdir.

Dermal Tabaka; pinakosit adi verilen. Birbirleri ile temas halinde bulunan yassilasmis ve etraflari ince bir kütiküla ile çevrili hücrelerden olusmus bir epitel tabakadir.Bu tabakanin hücreleri arasinda porlar bulunur.

Gastral Tabaka; gastral boslugu tamamen çevreleyen bir tabaka olup, yakali kamçili hücrelerden olusmustur.Yaka çok sayida mikrovillüsün bir araya gelmesinden olusur.Kamçi bu yakanin içinden çikar.Oskulumdan atilan suyun miktari koanosit hücrelerinin sayisina baglidir. Ayrica koanositler yakali kamçili hücrelerdir.Su ile gelen besin partikülleri ve özellikle bakteriler yakanin kaidesinde bulunan bir sitopalizma bölgesiyle yutulur.Koanosit hücrelerinde sindirim vakuolleri ile bir tek bosaltim vakuolü bulunur.Sünger iskeleti, igne seklindeki spiküllerden veya sponjin fibrillerden veyahut her ikisinden olusur.Spiküller silisli veya kalkerli maddelerden yapilmis olup, skleroblast denen hücreler tarafindan olusturulurlar.Spiküller manokson (tek eksenli) diakson (iki eksenli) triakson (üç eksenli ) ve tetrakson (dört eksenli olabilir.)

Ara Tabaka ; (mesoglea skleroblast) porosit, ambisit, kas ve sinir hücreleri gibi farkli bir çok hücre tipinden olusmaktadir. Sünger iskeleti, igne seklindeki spiküllerden veya sponjin fibrillerden veyahut her ikisinden olusur.Spiküller silisli veya kalkerli maddelerden yapilmis olup, skleroblast denen hücreler tarafindan olusturulurlar.Spiküller manokson (tek eksenli) diakson (iki eksenli) triakson (üç eksenli ) ve tetrakson (dört eksenli olabilir.)

Süngerlerde Beslenme, Davranis ve Diger Canlilarla Iliskileri; Gastral tabakada yeralan koanasit hücrelerinin kamçi hareketleriyle meydana gelen su akimi sayesinde su kanal sistemini dolasarak oksijen ve besin partküllerini tasir.

Süngerlerde suyun filitrasyonu sirasinda su içinde yeralan küçük partiküllerle beslenirler.Büyük süngerler 10 saniyede kendi hacimleri kadar suyu filitre edebilirler.10 cm yükseklikte ve 1 cm çapinda bir Melat Süngeri ise ortalama 22 lt/ günlük bir su filitre kapasitesine sahiptir.

Süngerlerde davranis çok sinirlidir. Sinir hücreleri olmadan duyulari iletmek hemen hemen imkansizdir

Bazi süngerlerde oskulum ve ostium su alan por açikliklari civarinda sinir hücreleri bulunsada, bunlar hiçbir zaman belli bir zaman belli bir sistem olusturmazlar. Bu nedenle belli uyarilara cevaplari çok yavas olmaktadir.

Küçük karides, yengeç vb gibi bir çok organizma sünger bosluklarinda yasarlar. Bu organizmalar çogu zaman ticari süngerlerin kalitesini düsürürler.Özellikle Filkulagi süngerlerinin oskulumlarina yerleserek onu bosluksuz birakir ve yasamini tehlikeye sokar. Süngerlerin önemli bir predatörü yoktur.Hosa gitmeyen kokulari (süngerciler için hariç) emmis oldugu kirli sularin göstergesidir.